Ya devlet başa ya kuzgun leşe diyerek çıkılmış bir yolda son bulan bela.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en kanlı ve en acı verici yaralarından biri olan PKK terör örgütü meselesi, yaklaşık 45 yıldır bu topraklara gözyaşı, acı ve umutsuzluk getirdi. Binlerce vatan evladı şehit oldu, nice ocaklara ateş düştü, yıllar boyunca hem sosyal hem de ekonomik olarak büyük bedeller ödendi. Ancak bugün, tarihî bir dönemeçteyiz. Öyle bir dönemeç ki, yıllardır süregelen bu musibetin nihayet sonuna geldiğimizi gösteriyor. Bu süreç gerçek anlamda bir “barışa uyanış”, bir “milletçe yeniden diriliş” sürecidir.
Zor Olan İnanmaktı, Ama Gerçekleşiyor
Evet, en zor olan belki de buna inanmaktı. Kırk beş yıl boyunca süren çatışmalar, sabote edilen barış girişimleri, kaybedilen umutlar derken toplumda büyük bir inançsızlık oluşmuştu. Ancak bugün gelinen nokta, bu meselenin çözülebileceğini, daha da önemlisi çözüldüğünü gösteriyor. Şimdi, bu inançsızlığı kırmanın ve yeni bir sayfa açmanın vaktidir.
Bu İşin Çözümünde MHP’nin Rolü Tartışmasızdır
Hiç kimse inkâr edemez ki, millî birlik ve beraberliğe en sıkı şekilde sarılan, teröre karşı en net duruşu sergileyen, bu milletin bölünmez bütünlüğünü her şeyin üstünde tutan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), bu sürecin mimarlarından biridir. MHP’nin ve onun lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin sağduyulu, vakur ve kararlı duruşu sayesinde, sürecin devletin kontrolünde, milletin menfaatine uygun şekilde ilerlemesi sağlanmıştır.
Devlet Bahçeli’nin tarihî sorumluluğu üstlenerek gösterdiği tavır, sadece MHP tabanında değil, tüm Türkiye’de karşılık bulmuştur. Meseleye duygularla değil, devlet aklıyla yaklaşılması, sürecin selameti açısından hayati bir öneme sahiptir.
Şehit Ailelerinin Yeri Başımızın Üstündedir
Bu süreçte en fazla sözü hak edenler hiç kuşkusuz şehit aileleridir. Onların acıları tarif edilemez, yerleri ise milletimizin yüreğinde daima en üsttedir. Ancak artık onların yüreklerinde taşıdığı o derin acı, bir anlam kazanmalı. Eğer 45 yıllık bu terör belası sona eriyorsa, işte en çok onların duası ve desteği ile anlamlı olacaktır. Şehitlerimizin hatırasına en büyük saygı, yeni şehitler vermemekle mümkündür. Bu yüzden onların bu sürece vereceği destek, milletçe ayağa kalkışımızın en önemli dayanağıdır.
Süreci Sabote Etmek İsteyenlere Fırsat Verilmemelidir
Unutulmamalıdır ki, tarih boyunca barışa ve birlik beraberliğe karşı olanlar hep olmuştur, yine olacaktır. Ancak artık devletimiz bu konuda daha güçlü, daha kararlı, daha tecrübelidir. Süreci sabote etmeye çalışan, geçmişin kanlı günlerine dönmeyi isteyen hiçbir yapıya, hiçbir odak noktasına devletimiz müsamaha göstermeyecektir. Millet olarak da bu süreci sahiplenmek, geçmişin hatalarını tekrar etmemek, birlik içinde geleceğe bakmak zorundayız.
Bu Süreç Bir Bayram Havasıyla Karşılanmalıdır
Yarım asırlık bir sorunun çözülmesi, sadece Türkiye için değil, tüm insanlık için umut verici bir gelişmedir. Bu artık bir siyasî mesele değil, millî bir meseledir. Bu süreç, tıpkı bir bayram sabahı gibi karşılanmalı, barışın kıymeti bilinmeli, artık gözyaşlarının değil, huzurun egemen olduğu bir Türkiye hayali hep birlikte yaşanmalıdır.
Şimdi Sanayiye, Kalkınmaya ve Güce Odaklanma Vakti
Terörle mücadeleye ayrılan devasa kaynaklar artık milletimizin refahı için kullanılmalı. Yatırımlar artık tanklara, toplara değil; fabrikalara, eğitim kurumlarına, bilim ve teknolojiye yöneltilmeli. Artık Türkiye, daha güçlü bir savunma, daha sağlam bir ekonomi ve daha birlik olmuş bir toplumla küresel arenada yerini almalıdır.
Son Söz: Umut Yeşerdi, Bu İş Bitmiştir
İnanmayanlar elbette olacaktır. Ama onlar da bir gün gerçeklerle yüzleşecektir. Tarih yazılıyor. Bir millet ayağa kalkıyor. Artık gözyaşı değil, gelecek var. Artık düşmanlık değil, kardeşlik var. Artık terör değil, birlik var. Ve artık bu iş bitmiştir.
Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.
News
