Anladım ki!
-Hikmet vermek ALLÂH’TANMIŞ, Ondan İbret ya da İşret almak da İNSANDAN,
-Nimet vermek ALLÂHTANMIŞ,Onu kendinde toplayıp İstihkak etmek ya da başkalarına İnfak etmek üzere-Allah’ın rızasına uygun olarak/Bedelsiz Paylaşmak da İNSANDAN,
-Rahmet/Himmet Ve Hidayet ancak yalnız ALLÂHTANMIŞ,Ona sabır,sebat ve tesanütle Gayret ve Dirayet göstermek de İNSANDAN..
Hülasa!
Şu fâni İMTİHAN DÜNYASİNDA görünen/bilinen Ve de görünmeyen/bilinmeyen her bir “ŞEY” ancak Ve ancak sadece MÜLKÜN Ve de her bir “ŞEYİN” yegâne “TEK” sahibi olan yüce ALLAH’A aittir Ve Ondan yararlanmak üzere;Onu “ADAM” gibi AKLIYLA alıp sararak yerinde/zamanında DOSDOĞRU kullanmak yada Ona vahşi “HAYVANLAR” gibi NEFSIYLE yaklaşıp gasp ederek-kendinde toplayarak har vurup HARMAN savurmak da, (KÛR’ÂN’INI/ İLÂHİ tabiriyle)ancak-sadece İNSAN denen GAFİL,HÂİN ve NANKÖR (iki yüzlü) MÂHLUKATA aittir.
.
Bu manada!
İNSAN da, elbet ALLÂH’IN ezeli/ebedi kadim kavi ilmi iradesinden-Onun Kudret Elinden yaratılarak nazarına(fayda ve yararına açılarak/serilerek) bahşedilen NİMETİNDEN;Yine Yüce ALLAHIN kendisine vermiş olduğu HİKMETİ(Akıl Ve İzanı) kadar alarak kendinde (NEFSİNDE) toplayarak Onu-işleyip geliştirerek,artırarak-harcayacaktır, ancak kendi Ruhsal Ve Bedensel(NEFSİNDEN)ihtiyacından artan bütün kıymetini(Akli Ve Mali)”NİMETİNİ” de tüm MÂHLUKATA(İnsana-Hayvanlara-doğal çevreye) ALLÂH Rızası için-TAHSİS Ve İNFÂK etmek üzere- paylaşmakla görevli ve sorumlu olduğunu -da asla unutmayacaktır..
Çünkü!
MÜLKÜN Ve her bir ŞEYİN haliki,banisi,maliki, rezzaki,hamisi Ve de elbet her bir ŞEYİN de ezeli/ebedi takdircisi, tedarikçisi Ve tasarrufçu yegane eşi/benzeri-şeriki olmayan Ve de asla olmayacak (TEK) SULTANI Yüce ALLÂH, elbet sonsuz sevgi, şefkat,rahmet, himmet ve merhametiyle İNSANIN Kalbinde(Şah damarından daha yakın olarak) HÂK VE HÂKİKATİNİN (Hikmet Ve İbretiyle Muhabbetiyle selâm ve selahatiyle,himmetiyle) övülmeye ve biat, itaat ve ibadete lâyık Tek “RÂBBİ VE MABUDU” sıfatıyla kaim ve daim olarak dururken; Bilmem ki,Neden “İNSAN”, kendine bile asla bir fayda ve yararı olamayan ve şu yalan “DÜNYANIN” malına makamına meftun olarak adeta “TAPAN” gafil,HÂİN, zalim,nankör ve sefih/Haramzade Ve de şeddad ve müşrik ‘SULTANLARA” taparcasına-biat ve itaat etmek gereğini duyar-Yani ALLAH ONLARA YETMEZ Mİ Ve de YETMİYOR MU Kİ-Nefislerine sahte Tanrılar bulup-Biat edip-SIĞINIYORLAR?
Ancak!
Elbette bu bir “İMTİHAN DÜNYASİ” Ve bu fâni dünyada herkes de sahip olduğu Akıl Ve izanı/Vicdanı kadar AHLÂK VE AMELİNİ irşat ederek-Onunla da Ruhunu/NEFSİNİ DÜNYA NİMETİNDEN TEST ETTİRİP SINAYARAK-sınırlı hayatını/ KADERİNİ de yaşayarak “ÖMRÜNÜ” tamamlayacak Ve elbet sonunda;Herkes de “AMELİYLE” beraber gidecek-Hesap gününde Yüce ALLAH’A karşı,dünyevi Kaderinin/NEFSİNİN/Yaptığının HESABINI da bizzat kendisi-eksiksiz ve tam/Torpilsiz olarak-DOSDOĞRU verecektir..
O halde!
Mademki mukadderat bu ve madem ki Herkes de yaptığının HESABINI er/geç giderek bizzat kendisi bütün “MÜLK-Ü MEMALİKİN VE ARŞ-U FERŞİN SULTANI VE HESAP GÜNÜN DE ANCAK ADİL-İ MUTLAK SAHİBİ,ŞAHİTİ,SAVCISI,HÂKEM VE İRŞAT EDİCİ TEK HÂKİMİ OLAN ALLÂH’A VERECEK”,öyleyse,fâni bir gölgeden ibaret olan şu ibretli DÜNYANIN Malına/Makamına-Tahtına tamah edip kurulmak/kalmak adına, Yüce ALLAHIN-yararlanıp/İbret alsınlar diye geçici süre-MAHLUKATINA emanet bıraktığı “BEYT-UL MALINI” çalıp/çırparak, talan ve gasp ederek-insafsızca ve hayasızca kendinde toplayan-Zalim,gamsız,arsız ve pervasız “NANDUZ/ALBIZ-SULTANLARA” neden İNSANLAR;Hiç AKLETMEDEN(düşünmeden,bir bilene sormadan,araştırmadan, kime ve neye “HİZMET” ettiklerini öğrenmeden/Bilmeden)utanmadan ve asla uslanmasan adeta “Dilsiz/ŞEYTANLARIN ATINA” binerek-Taparcasına Onlara “BİAT VE ITAAT” etmek üzere (Gönülleriyle,Elleriyle,dilleriyle) şevk ve destek verirler? ALLAH AŞKINA söyleyin!Bunun anlamı/MANTIĞİ nedir;Yani “Siz ALLAH’TAN asla hiç korkmaz mısınız?”
Eğer!
Yüce ALLAHTAN korkmuyorsanız,bari hiç olmazsa evlad-ı iyalinizden/AHFÂDINIZDAN UTANIN, zira-Hesap Gününde;SADE yüce ALLÂH değil,Çocuklarınız/TORONLARINIZ da-Yakanızdan tutarak “SİZDEN BU AKILSIZ/GAFLET CÜRMÜNÜZÜN HESABINI” sorabilirler Ve elbet soracaklardır,ki-bunu da asla hiç UNUTMAYIN!
Yani!
“Mahkeme Kadıya Mülk değil,çünkü;Mülkün de Mahkemenin de ve elbet KADI’NIN da Ve de yeryüzündeki bütün fâni ‘SULTANLARİN da yegane TEK sahibi Ve el baki hüvel baki “SULTANI” vardır ki O da ancak Ve elbette sadece yüce ALLÂH’TIR.. Eyvallah!
CUMHURİYETE GİDEN SÜREÇTE/19 MAYIS ŞUURU?
(19 Mayıs 1919’da Samsun’/HAVZA’DA meşalesi yakılan bu(KUVA-İ MİLLİYE)Şuur; Millet adına-Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN iradesinde şekillenerek hayata geçirilen “TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN” Bağımsızlık-Savaş-Kurtuluş Ve Kuruluş felsefesinin “MİLLETE AİT” temelini oluşturur..)
Evet!
19 Mayıs,Dünyanın Emperyalist gücü tarafından hayatına “VATANINA/MILLETİNE” kastedilerek derdest edilmiş bir ülkenin muhkem/müstakbel “GENÇLIĞININI” Milli Ülküsüne(özgürlüğe,barış sevgi ve kardeşliğe,hak ve adalete,bağımsızlığa, dayanışmaya, direnmeye ve medeniyete)davet eden bir “MİLLİ ŞUURUN” uyanarak,şahlanarak; Dahi bir Liderin “Mustafa Kemal ATATÜR’KÜN” önderliğinde ‘DÜNYAYA” ilan edilmesinin asla vazgeçilmez azim ve kararlığının bir ifadesidir.
.
Ancak!
Ne yazık ki,Bizim MİLLETÇE birlikte-el/ele gece/gündüz, yaz/kış,ateş/tipi demeden çalışıp, çabalayarak (60/80 yılda) imar ve ihya ederek yeşerttiğimiz şu güzelim cennet VATANIN bağını/bahçesini-merasını ile aklımız,ilmimiz ve erdemliğimizle yolunu ufkunu ve şafağını aydınlattığımız YURTTAŞLARIMIZIN da güzel/insani-erdemli(fikrini,duruş Ve eylemini) sonradan ne olduysa (Son 20/30 Yılda)öylesine AKILSIZ VE İNSAFSIZ bir şekilde bozduk ki;Şu canım ATA YADİGÂRI Ülkede ne doğru dürüst “BAĞ/BAHÇE-MERA” bıraktık Ne de ONLARI yeniden imar,inşa ve ihya ederek KENDİNE-HALKINA VE HAKKINA döndürecek bir “AHLAK VE AMELE” sahip-O (Kurtuluş Ve Kuruluş Ruh Ve Şuurunu) yüreğinde taşıyan erdemli “İNSANLAR” bıraktık-şu “SU/AŞ-EKMEK” gibi aziz ve leziz olan Ata yadigarı “CENNET” Vatanda..
Peki!
-Yeniden Bizi “YEDİ DÜVEL Mİ” derdest edip-Ülkemizi işgal ve istila etti?
-Kıran mı düştü bağrımıza/Bağ-u Bahçemize?
– Yüce ALLÂH kasem edip-Gökten Üstümüze TAŞ/BORAN mı yağdırdı; Ne oldu ki böyle parça-parça- PARELENİP-DÖRT BİR YANA-dağıldık?
Yok-yok!
Asla bunların hiç birisi olmadı lakin-Galiba BİŹ MİLLETÇE hep beraber-Nefsi Gafletimize uyup mahmur reflekslerle;İBLİSİN GEMİSİNE binerek “YASAK MEYVEYE” el uzattık, ya da belki “HARAMA” uçkur açtık ki-Böylesine rezil/rüsva ve de elbet el aleme karşı da ilźâm-ı kepaze olduk..
Yani!
Ülkede(60/80 yılda) dişimizden/tırnağımızdan artırarak kazandığımız bütün insani Ve imani kazanım ve değerlerimizi(Katma değeri yüksek tüm Teknolojik üretim işletmelerimizi) sanal bir rant adına(son 20/40 yılda)kademeli olarak-ÖZELLEŞTİRİP-satarak hepsini yerle yeksan ederek “AHLAKIMIZLA” beraber öylesine bitirip tükettik;Şimdi de artık “BİRBİRİMIZİ YEMEYE” başladık lâkin,Ona da galiba “IŞTAHIMIZ” el vermiyor.
Peki/NEDEN?
-Efendim!Bunlar “Yanlış Yönetim Anlayışından” dolayı zarar ederek “DEVLETİN” sırtında birer kambur olan “KİT” işletmeleriymiş de,Onlara işlerlik kazandırmak için “ÖZEL/Sektöre,Hür Ve Özgün teşebbüse devretmek mantıklıymış da;Satarak,elden edilecek KAYNAKLARLA da-Ülkemizde yeni Kentsel/ÇAĞDAŞ YATIRIMLARLA yeni UYGAR KENTLER hayata geçirmek gerekiyormuş da;Elbet O NEDENLE sattık, diyorlar..
Evet!
Elbet,O kaynaklarla başta İSTANBUL olmak üzere bütün “METROPOLLERİ” beton yığını “GÖKDELENLERLE” doldurarak;GÖKLERDEKİ GÜNEŞİ de perdeleyerek karartarak İNSANLARI da Afaka/Mehtaba,Aya Ve Yıldızlara hasret bıraktılar..
Şimdi de!
Devletin resmi referans kurumu olan “TÜİK” verilerini baz alarak , her gün dozu biraz daha artarak yükselen-Ülkedeki İşsizlik Ve Enflasyon rakamlarını tartışıyorlar;Memleketimin “YERLİ Ve MİLLİ” Ürünleri (Patates,Pırasa, Ebegümeci,Yarpuz,Tere,Turp,Lahana Ve Kuru Soğan fiyatları)üzerinden..
Bilmem ki!
Şimdi Biz “MİLLETÇE” Rahat mıyız,rahatladık mı;Rehavetiniz yerinde ve de iyi mi?
Rahat ve Rehavete düşenler-Bu;Hepimize “KUTLU VE MUTLU OLSUN” bu hal-i pür melalimiz!
Yani!
“Biz yansak ki ne fayda!MİLLETİN yıllarca kıt/noksan imkanlarla ürettiği KAYNAKLARI beyhude yere heba edildikten Ve buna rağmen Ülkemin İNSANLARI huzur ve güven içinde mutlu olamadıktan sonra;Ne fayda?..”
SON/SÖZ;
Uygar KENTLER,ancak uygar İNSANLARIN idrakinden(Akıl,İzan Ve Vicdanından) Ve cesur duruş ve eyleminden beslenerek;HAYAT bulur,gerisi bir laf-u güzaftır elbet..
Sevgilerimle..